23 Eylül 2012 Pazar

zeytinyağlı kabak çiçeği dolması



Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum. Muhtemelen oğlumun yaşlarındaydım yani 11-12. Büyük ihtimalle daha önce de yemiş olabilirim ama hatırlamıyorum. Ben İzmir'de büyüdüm. Pardon ben Karşıyaka'da büyüdüm :) İzmir'li değiliz. Anne tarafım Afyon, baba tarafım Kayseri'li. Ama çocukluk yıllarımın büyük bir çoğunluğu İzmir'de geçti. Rahmetli babaannem ve dedemin evinde. Karşıyaka Çamlık mahallesinde. 1740/1 sokakta :)

Dolayısıyla ben bir 35.5'luyum kendimce...

Fırsatım da olsa mutlaka orada yaşardım... belki birgün...

İşte benim damak zevkim bu yüzden Egeye çalar. Öyle etle sebzeyi bulamaç yapmayı sevmem. Sebze ayrı yenecek hem de kaliteli bir zeytinyağında pişmiş olacak, et ayrı. Elbette günümüzün ekonomik koşullarında çok da kolay değil. Yine de elimden geldiğince ayırıyorum ikisini birbirinden.


İşte bu yemek de ilk defa çocukluk yıllarımda yediğim bir yemek. Nasıl yer etmişse beynime hiç de unutmadım, üstelik uzun yıllar bir daha yiyemedğim halde. Yanlış hatırlamıyorsam yengemin (Güler yengemin) annesi yapmıştı. Hani kabak çiçeği deyince birçoğunuzun yüzünü buruşturduğunu tahmin ediyorum ama denemeden karar vermeyin sakın :)

Bugün alışveriş için real'de dolaşıtken gördüm, denemek için aldım, yaptım, yarım saat kadar da önce ocaktan indirdim,soğudu. Akşam annemlere giderken götüreceğim diye tadına bakmadım ama tadına bakar bakmaz size yorum da yapacağım :)



Ama denemek isterseniz işte tarifi:

1 adet kuru soğanı küçük küçük doğrayıp tavada, zeytin yağında öldürdüm. Ölmeye yakın dolmalık fıstıkları koydum, onlar da kızardı. Sonra üzerine 1 bardak yıkanmış süzülmüş pirinci ekleyip 4-5 defa şöyle bir çevridim. Üstünü geçmeyecek kadar sıcak su koyup üzerine kuşüzümü ve tuz serpip kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirdim. Ateşi kapadıktan sonra bir avuç kıyılmış maydanoz ile bir avuç kıyılmış naneyi içine kattım. Bir iki tutam tarçın serpip karıştırdım ve beklemeye aldım pilavı. Kabak çiçeklerini yıkadım, ortasındaki sarı çekirdeğini temizledim, sap kısmında kalan yaprakları temizledim. Taç yapraklarına son derece kibar davranarak (çok narin hemen yırtılır) içlerine bir-birbuçuk tatlı kaşığı pilavdan koydum. Çok doldurmamak lazım pişerken çiçeği patlatabilir. Taç yapraklarının uçlarını açılmayacak şekilde kıvırım tencereye hafif eğimli (baş aşağa gibi) dizdim. Dolmaların yarısına gelecek kadar su(sıcak) koydum, üzerine domates rendesi gezdirdim, son olarakçiçeklerin üzerine zeytinyağı gezdirerek 20dk. kısık ateşte pişirdim. Soğumaya bıraktım, sıra geldi yemeye :)

breakfast at Tffany's / fabric transfer




Kızımın arkadaşı için Marilyn Monro kumaş transfer yastık yapmıştım ya: http://www.tarchintasarim.blogspot.com/2012/04/marilyn-monroe-ve-kumas-transfer.html işte taaa o zaman yani Nisan ayında aynı anda kızıma da Audrey Hepburn hayranı olduğu için ünlüfilmi Breakfast at Tiffany's'in meşhur fotoğrafını yapıştırmıştım. İşta o zamandan beri yastığın üzerinde yapışık bir halde duruyordu ve bir türlü soymak canım istemiyordu. Dün gece birden geldiler ve soydum :))


18 Eylül 2012 Salı

taaaaa Avustralya'dan bir şeker hanım :)

Sevgili Şebnem nam-ı diğer akitchenwitch.blogspot.com/ ne yaptı biliyor musunuz? Taaa Avustralya'dan atölyemize hızlandırılmış kursa geldi :) Yani ülkemiz sınırları içindeki bu kısa süreli öğrencilerimizi özlediğimiz yetmiyormuş gibi şimdi bir de başımıza Avustralya çıktı iyi mi :)))) Ama Şebnem de özlenmeyecek gibi değil tabi :)






6 Eylül 2012 Perşembe

hadi...çabucak yarın olsun :)



Yarın ne mi var? İstanbuldan kankam, canım kardeşim, Elifim geliyor :) Ben de onun için birimaj değişikliği yaptım ;) Yeni döneme yeni ben :)) Dün gece film izlerken birşeyler dürttü resmen ve bu sabah estiler fena halde. Sonunda kendimi sabahın köründe kuaförde yerlere dökülen saçlarıma bakarken buldum :) Her ne kadar uzun saçı çooook sevsem de bu da fena olmadı ne dersiniz ?

Bu arada atölye cillop gibi oldu. Buket, Nalan, Saliha ve Asuman'ın uğraşımıza ve yorgunluğumuza değdi. Bugün de mis gibi temizliği yapıldı. Tek eksiğimiz öğrencilerimiz... Bu arada haftaya başlıyoruz, geliyorsunuz değil mi?

4 Eylül 2012 Salı

fırtına öncersi sessizlik...





Yeni döneme fırtına gibi girmeye hazırlanıyoruz... Mdf ve benzeri ürünlerin bir kısmı geldi, kalanlar da gelince nereye sığacaklar bilemiyorum :) Yeni mdf tasarımlar iştah açıcı ;)

Bu da tatil öncesi yaptığım bir poşetlik... unutmuşum :)


3 Eylül 2012 Pazartesi

Kedilere bir süre ara...



Yukarıdaki gördüğünüz son çarpı işim. Dün gece 3 sularında bitti :) Ama bu modele biraz ara veriyorum artık biraz baydı. Bununla birlikte beşinci oldu eh insaf yani :)))) Birazdan koca bir dolap dolusu çarpı işi dergimin arasında kaybolmayı planlıyorum :)




Bu arada dün bütün gün evdeki atölyemi düzenledim. Gerçekten zor bir işti :/ Zira yıllar ve yıllardır biriktirdiğim ne çok şey olduğuna birkez daha hayret ettim. Taaaaaa fakülte yıllarında stoklamaya başlamışım ben birşeyleri ve öğretmenlik yaptığım dönemlerde de devam etmişim, yetmemiş 12 yıl boyuncaMoskova'da da bırakmamışım bu huyumu ve son iki senedir Ankara'da biriktirdiklerimi saymıyorum bile.... Ama ne yapayım, aradığımda aradığım şey hemen elimin altında olmalı ve anında uygulamalıyım benim de böyle bir huyum var.



Bugün işyerinde de atölye düzenledik :))) bu hafta kaderim bu benim.Hala bitmedi, yarın devam... Ne kadar çok mdf, galvaniz ve diğer malzeme var. Fakat yeni mdf modelleri süper... Öğrenciler bayılacak bence :) Onca mdf ve galvanizi koca yere sığdıramadık iyi mi..!

Bu bilekliği de dün akşam yaptım. Ne zamandır orda burda en çok da pinterestte görüp görüp yapmak istiyordum. Çok basitmiş. Birkaç renk uygun kalınlıkta deri ip alayım size fotoğraflarla anlatarak birkaç tane daha yaparım :)



Neyse... bana müsade. Bu sıralar çarpı işi iştahım pek kabarık hazır bu iştah varken hemen gidip model beğeneyim ;)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...