20 Nisan 2014 Pazar

anytime is coffee time ;) art journaling 20.04.2014 haftanın özeti





Koca bir haftayı daha çıtır çıtır yedik. Bazen ne zaman pazartesiydi ne ara pazar oldu anlamıyorum... Hayat kısa, iyi değerlendirmek lazım...

İşte bu nedenle ki istediğim şeyleri yapmaya gayret etmeye başladım. En çok istediğim şey ise resim yapmak...

Bu haftanın art journaling çalışması yukarıda. Mixed media da denilebilir... Daha doğrusu mixed media tekniğinde bir art journaling oldu...

Ev almaya karar verip de araştırmaya başladığımızda ilk özen gösterdiğim konu bana çalışma alanının olması idi... 4 odalı bir ev almamız zordu. O halde ya salonda bu iş için ayıracak mekanım olmalıydı ya da balkonu müsait olmalıydı. Moskova'da oturduğumuz evlerin en büyüğü 80-85 metrekare kadardı. Hep çok zorluk çektim. Benim gibi birden fazla hobisi olanlar beni anlayacaklardır. Son evimizde salonun dörtte biri kadar yarı kuyruklu bir piyano vardı. Ev sahibi biz evi tutacağımız zaman almaya söz verdi ama asla almadı. Tıpkı kilerdeki döküntü eşyaları gibi... O piyanonun altı benim kutu kutu hobi malzemelerim dolu olurdu :)

Evim hiç bir zaman mum gibi düzenli olamadı. Mum gibi ev de çok sevmem aslında. Evde yaşanmışlık biraz hissedilmeli. Ne bileyim sehpanın üzerinde özensizce katlanmış bir gazete, koltuğun kenarında yerde bir sepette örgü malzemeleri ya da çocuğunuz küçükse ortalık yerde hatta üstüne basıp düşme riskinize rağmen odanın kapısının tam girişinde fırlatılmış bir oyuncak olmalı :) Bizim de salonumuzdan benim hobi eşyalarım, eşimin gazete ve evrakları, kızımın üniversiteye hazırlık kitapları ve oğlumun rubik küpleri eksik olmaz...


Oturduğumuz ev kiralıktı ve tam da ev ararken aynı sitede kiralık bir başka ev çıktı. Biz de ev sahibini arayıp satıp satamayacağını sorduk. Çünkü evimi gerçekten çok seviyordum. Geniş girişi, iki balkonu, rahat mutfağı, oda kadar banyosu v.s Ev sahibi satmaya razı olur olmaz aldık ve tadilata başladık ve evin balkonlarından birisi de pencere ile kapatılmıştı. Tabi ki bu çok hoşuma gitti.

Uzun ve sancılı bir tadilat döneminden sonra taşınır taşınmaz ilk işim o balkonu atölye haline getirmek oldu. Ancak yazın batana kadar güneş alan, kışın alüminyum pencereler yüzünden soğuk olan atölyemde baktım ki boyalarım bozulacak, önce boyalarımı içeri aldım. Ardından anneannem vefat edip de iki berjeri bana gelince balkonun atölye halini iptal edip o koltukları balkona koydum.

Ama o zaman bu zamandır salon masasında çalışan ben artık isyan ettim. Sürekli boyaları ve onca malzemeyi aç, işin bitince topla... Çoğu zaman toplamayı da bırakmıştım artık ama bu defa da sürekli darma dağın bir masa... Dün ani bir kararla balkondaki berjerleri salonda bir köşeye taşıdım, arka balkona koyduğum masamı yeniden kurup atölye alanıma yerleştirdim ve salon masasındaki tüm o malzemeyi de alıp atölyeme yeniden yerleştim...

Çok da iyi oldu. Dün gece ve bugün öğleden sonra büyük bir keyifle yeniden rahat rahat çalışmaya başladım :)
***

Bu arada bu hafta bir kitap aldım. Yaşamımdan süzülen Afrika, http://figoltx.blogspot.com.tr/ bloğunun sahibi sevgili arkadaşım Figen'in yeni çıkan kitabı. En kısa zamanda okumaya başlayacağım...

Bir deeee bu fanus var :) Beğendik mağazasında görür görmez bayılmıştım... Fanus şeklinde bir sera... 3 boyu vardı. Bu en küçüğü. Evde koyacak yere ve bütçeme uygun olan... Sevgili eşim aldı mucux... Çok keyifli değil mi? Fanusundan bulabilsem çeşit çeşit yapardım herhalde :D

Bu arada canım oğlum hafta içi okulda elini duvara çarpmış nasıl becermişse :/ Çatlatmış... Doktor boksör çatlağı demiş... Yarım açıda 3 hafta kalacak... Şimdi onu banyo yaptırmaya gidiyorum... Yakında yeniden görüşmek üzere... sevgiler

not: çayı demleyin banyodan sonra ziyarete geliyorum :D

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Ne kadar içten bir yayın olmuş böyle öncelikle geçmiş olsun, heyecanla okudum sonra resimlerdeki sevimli ayrıntıları inceledim sonra defterdeki çalışmanıza baktımm aaa bu cici yazıdaki güzel karelerden oluşmuş çok hoşuma gitti elleriniz dert görmesin çok uzun oldu ama yaramı deştiniz çeşit çeşit hobi birde üç küçük çocuk bi de benim dağınıklığımı düşünün artık...

Unknown dedi ki...

Sedencim öncelikle çook geçmiş olsun ,zor bir durum,üzüldüm...
Çalışmaların muhteşem,dedimki Sedenin dekupaj kağıdına ihtiyacı yok herşey tamamen el yapımı, tasarımcı olmak böyle birşey herhalde:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...