transferin tadı başka

Çok verimli bir hafta geçirdim. Yani atölyedeki sadece ben değil. Hepimiz harıl harıl arı gibi çalıştık. İyi ki atölye var. Hele Ayşegül hem esprileri ile bizi kırdı geçirdi hem de kavanozları boyadı, vernikledi, paketledi, kargoya hazır hale geldi. Yani hem eli hem ağzı bol bol işledi :) Türkan abla da galvanizleri bitirdi yetmedi artsın eksilmesinleri epey kolayladı. Bir de İzmir'den öğrencimiz vardı. Berrin hanım bizi hem hayretle izledi hem de kısacık sürede ne öğrenebilirsem kardır şeklinde boyadı da boyadı :)

Ben mi? Ohoooo neler yapmadım. Şu meşhur koca dolabı boyamayı bitirdim. Tüm yarımlarımı tamamladım. Aşağıdaki galvanizi Nalan abla boyadı, projelendirdi ama bitirmek bana kısmet oldu :) Taşvşanları çok sevdiğimi söylemiş miydim?

Bu kutular da çam ağacından hala mis gibi kokuyorlar. Nostaljik birşeyler olsun, bir yandan da ahşabın damarlı doğal dokusu bozulmasın dedim.

Bir de bir poşetlik yapıyorum ama o bitince, sonra ;)

Ama haftanın en keyif aldığım işi işte bu simitçi sehpası. Taaaa geçen sene İstanbul'dan almıştım. Aylardır da atölyede bir köşede ööyylece duruyordu. Bir türlü elim değmiyordu. Sonunda dün elim değdi :) Ne tarz yapacağıma, ne resim koyacağıma bir  türlü karar veremiyordum. Sonra bir anda, aniden deniz teması olmasını istediğimi fark ettim :) Bu midye kabuğuında denizin sesini dinleyen kız resmi çok ama çok hoşuma gidiyordu. Bir solukta sehpanın içini bembeyaz boyadım, dışını laciver boyayıp mum sürüp kırık beyaz boyadım. Deniz temasına daha da uysun diye çizgi halinde de zımpara yaptım. Ortasına da altı kat transfer sıvısı sürdüğüm resmi yapıştırdım, üzerine ağırlık yapsın diye kitapları koydum. Bu sabaha kadar beklemek üzere bıraktım çıktım.


Sabah merakla hemen sehpanın başına oturdum. Güzelce soydum. Soyarken biraz fire verdim ama olsun nasılsa el boyaması ile tamamlayacaktım. Aşağıdaki fotoğraflar soyma işlemi bitince ve tamamlarken çekildi :)

Veeeee sonuç.... Ben bu sehpayı pek sevdimmmm :) Verniği ve 100 kat verniğinden sonra daha da güzel olacak kanımca... Bu arada resimdeki kızın adını Buket'in kızının saçlarına çok benzediği için Duru Asya koydum :))

Bu arada boynum tutuldu :( Bütün öğleden sonra ağrıdan öldüm. Sağolsun Türkan abla bir koşu gidip evden bana ilaçlar, kremler getirdi. Ayşegül de masaj yaptı. Son olarak Nalan ablanın da eli değince şimdi daha iyi hissediyorum ama hala tutuk...

İşte böyleeeee.... Kızım ve oğlum birbuçuk aydan fazladır Anamur'dalar. Bir özledim bir burnumda tütüyorlar ki sormayın. Ama az kaldı 14'ü akşamı kısmetse biz de yola çıkıyoruz. Sokakta Sera ve Sarp yaşında çocuk görmek istemiyorum içim kötü oluyor.... Bu arada deniz ve güneşe ihtiyacım var :)

Gece gece çenem düştü değil mi? Neyse bu gecelik beni idare edin :))